TOKAT İL KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜRLÜĞÜ

Camiler

             Tokat Yeşilırmak vadisinde bulunmanın verdiği avantajla tarih boyunca önemli bir yerleşim merkezi olmuştur. Özellikle Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde çok sayıda cami yaptırılmıştır. Bu camilerde taş ve ağaç işçiliğinin güzel örneklerini bulmak mümkündür.

      Garipler Camii.png   TOKAT GARİPLER CAMİİ

                      Tokat Fatihi Melik Danişmend Gazi tarafından XI. yüzyılın son çeyreğinde (1080- 1090) inşa ettirildiği bilinmektedir. Tokat il merkezi Pazarcık Mahallesi'nde bulunan Garipler Camii, minaresinde yer alan yeşil sırlı tuğlalardan dolayı halk arasında Yeşil Minareli Cami olarak bilinir. 1071 Malazgirt Zaferi’nden sonra bütün Anadolu’daki en eski camidir. Buhara yakınlarında 1040 tarihinde Karahanlılar tarafından yapılan Degaron Cami   ile aynı plan tipine sahiptir.  2008 yılında onarılmıştır.


TOKAT ULU CAMİİ

           İlk olarak Danişmentliler döneminde XII. yüzyılda yapılmış, 1679 yılında Avcı Mehmed zamanında tamamen yenilenmiştir. Dikdörtgen planlı olarak inşa edilmiştir.  Doğu ve batı yönünde iki adet son cemaat yeri bulunmaktadır. Bu özelliği ile Anadolu’da tektir.  Her iki tarafta da devşirme sütun ve sütun başlıkları kullanılmıştır. Güneydoğu köşesindeki taşa oyulmuş, kuş evi Anadolu’da nadir olarak görülür. Caminin harimi ahşap tavan ile örtülmüştür. Tavana kırmızı ve yeşil renklerin hakim olduğu fonlar arasında yalancı kündekâri tekniğiyle yapılmış kare tavan göbeğinin üzeri altın yaldız ve kalem işi bitkisel bezemelerle süslenmiştir. Ahşap tavanı taşıyan ayak ve kemerlerin üzeri dönemin süsleme özelliklerine uygun olarak Rumi motifli kalem işleriyle süslenmiştir.

TOKAT ALİ PAŞA CAMİİ

           Ali Paşa Bosnalı olup, Enderun'dan yetişmiştir. II. Bâyezid'in kızı, Selçuk Sultan’ın kızından torunu olan Fatma Sultan ile evlenmiştir. Çeşitli saray ağalıklarında bulunduktan sonra, Erzurum (3 defa) Karaman, Bağdat, Sivas, Anadolu Beyler-beyliklerinde görev yapmıştır. Ali Paşa Erzurum Beylerbeyi iken 10 Safer 980 (2 Haziran 1572) tarihinde hastalanarak vefat etmiştir.  Temerrüd Ali Paşa, Erzurum Beylerbeyi olduğu sırada Sivas Defterdarı oğlu Mustafa Bey’in vefat etmesi üzerine Tokat’ta bir türbe ve yanına bir cami yapılmasını istemiştir. Caminin bitmesine yakın Ali Paşa’nın vefat etmesi üzerine ortaya çıkan maddi sorunlar sebebiyle, -doğu ve batı tarafındaki duvar kalıntılarından anlaşıldığı üzere- son cemaat yerinin dıştan ikinci bir kademe ile kapatılması planlandığı halde bundan vazgeçilmiştir. Ayrıca aynı sebeple avluya dönemin imkânlarına göre daha mütevazı olan ahşap şadırvan yapılmış bu sebeple Tokat XVI. yüzyıldan günümüze orijinal süslemeleri ile ulaşan tek ahşap şadırvana sahip bir yer olmuştur.  Kare gövde üzerine sekizgen bir kasnak üzerine oturan 11.50 cm. çapındaki kubbesi ikisi kıble duvarına gömülü sekiz adet ayak ile taşınmaktadır. Kıble duvarı dışında taşıyıcı ayakların arası birer eyvan gibi düzenlenerek bu alanlar cami harimine kazandırılmıştır.

TOKAT MAHMUTPAŞA CAMİİ

           Mahmut Paşa Mahallesi'nde yer alan Cami’nin kitabesi bulunmamaktadır. Camiye adını veren Mahmut Paşa ismine dayanarak yapı 17.yy’a tarihlenmektedir. Tarihte Tokat'ta yaşamış iki Mahmut Paşa'dan söz edilmektedir. Biri; Halep Beylerbeyliği de yapan ve 1616 yılında ölen Mahmut Paşa'dır. Diğeri ise 1681'de ölen Kemankeş Mahmut Paşa'dır. (Tokat Kültür Turizm, 2018).

  TOKAT BEHZAD-I VELİ CAMİİ

          1536 Şirvanlı Hoca Behzat tarafından yaptırılmıştır. Kabri caminin kıble tarafındadır. İlk kitabenin altında kapı lentosunun üzerinde üç kıta halindeki şiir şeklindeki kitabede caminin II. Abdulhamid döneminde halk tarafından genişletildiği yazmaktadır. Duvarlar ve pencereler dikkatli incelendiğinde kubbe ile örtülen kısım ile tonoz ile örtülü kısım arasında duvar örgüsünde ve tuğla pencere kemerleri arasında farklar olduğu görülmektedir.

TOKAT MEYDAN CAMİİ – HATUNİYE CAMİİ

          1485 yılında Sultan II. Bayezid tarafından annesi Gülbahar Hatun adına inşa edilmiştir. Tokat’ta yoğun olarak bulunan Selçuklu zaviyeleri planından etkilenerek geliştirilen erken dönem Osmanlı zaviyeli camilerinin bütün Anadolu’daki en son ve en güzel örneğidir. Taç kapı mermer işçiliği ve kündekari kapısı, Sultan II. Beyazıt’ın kendi adına yaptırdığı Amasya Beyazıt Camii’ndeki işçilikten çok üstündür. Beş gözlü olan son cemaat yeri kubbelerine geçişler pandantiflerle sağlanmıştır. Son cemaat yeri ve bütün yapının etrafını başka bir yapıda görülmeyen mukarnas silme dolaşmaktadır.  Yapının kuzeybatı köşesinde yer alan minaresi tamamen kesme taş malzeme ile inşa edilmiştir. Minarenin kaidesi sekizgendir. Kaideden gövdeye geçişte Türk Üçgenleri kullanılmıştır. Minarenin şerefe altlarında ise mukarnaslar geçiş unsuru olarak tatbik edilmiştir.

TOKAT TAKYECİLER CAMİİ

               Sulusokak'ta Yağıbasan Medresesi karşısında, Tokat Bedesteni’nin yanında yer alan Cami’nin, kitabesi bulunmadığından kesin yapım tarihi ve yaptıranı bilinmemekle birlikte Çelebi Mehmet döneminde yapılan Edirne Eski Camii ile aynı plana sahip olması sebebiyle XV. yüzyılın ilk çeyreğine tarihlendirilmektedir. Yapıldığı dönemde çok tercih edilen çok ayaklı ve çok kubbeli bir plana sahiptir. Bursa Ulu Camii de bu gruptandır. Kare planlı olup dışta duvarların, ortada dört ayağın taşıdığı dokuz kubbe ile örtülüdür. 

ERBAA SİLAHTAR ÖMER PAŞA CAMİİ

               Silahtar Ömer Paşa Camii, Akça (Fidi) kasabasındadır. Yazıtı bulunmayan Silahtar Ömer Paşa Camii, 18.yüzyıla tarihlendirilir. Silahtar Ömer Paşa’nın 1707 yılından önce öldüğü bilinir. Camideki iki adet bakır şamdanın üzerine, Ömer Paşa’nın şamdanları 1688 yılında camiye vakfettiği yazılır. Bu durumda caminin bu tarihte veya öncesinde yapıldığı düşünülebilir. Camii, Osmanlı döneminde Selçuklu tarzıyla inşa ve tezyin edilmiştir.

Anadolu’daki ahşap camilerin sağlam kalabilmiş en güzel ve zengin örneklerinden biridir.

NİKSAR ULU CAMİİ

               İlçe merkezi Ulu Cami Mahallesindeki yapı 1145 yılında Çepni zade Hasan Bey tarafından yaptırılmış bir Danişmentli dönemi eseridir. Dikdörtgen planlı olup iç mekân 4 sıra ayakla 5 sahına ayrılmıştır. Anadolu’nun iyi durumda ayakta kalabilen ilk camilerinden biridir.

NİKSAR ÇÖREĞİBÜYÜK CAMİİ

             Niksar ilçe merkezinde, İlhanlılardan kalan en önemli eserdir. 13. yy da Ebu Sait Bahadır Han zamanında tekke ve zaviye olarak yapılan bu eser 1939 ve 1942 yer sarsıntılarında yıkılmış, 1957 yılında camii olarak yeniden restore edilmiştir. Camiinin en ilginç yanı portaldeki diz çökmüş ceylan rölyefidir. Camiye, Çöreği büyük denmesinin nedeni, portal alnında bulunan çöreği andıran iki kabartma büyük rozetlerdir.

TURHAL KESİKBAŞ CAMİİ VE TÜRBESİ - ŞEYH ŞEHABETTİN TÜRBESİ

             İlçe merkezindeki kare planlı cami, 1759 tarihlidir. Güneybatısında türbe bulunmaktadır.

ZİLE ULU CAMİİ – NASUH PAŞA CAMİİ

               Şehrin merkezindeki meydanda yer alan yapının kuzey cephesindeki yazıtta, ilk yapının II. Gıyasettin Keyhüsrev zamanında Mehmet Zalüli bin Ebu Ali tarafından 1267 yılında inşa ettirildiğini göstermektedir. Caminin en önemli özelliklerinden birisi armudi külah şeklinde kesme taştan yapılan minaresidir. 1591’de yenileme çalışması gören cami, bir dönem, bu çalışmayı yaptıran Nasuh Paşa’nın adıyla anılmıştır. 1904’de büyük oranda yıkılınca, dönemin Zile Kaymakamı Süleyman Necmi ve halkın çabalarıyla Neo-Klasik tarzda yeniden yaptırılmıştır. Kesme taş malzemeli yapının ana mekânı dikdörtgendir. On altı penceresi bulunan sekizgen kasnağın taşıdığı kubbesi kurşun kaplıdır. Caminin taç kapısı, Zile’deki anıtsal örneklerin en önemlilerindendir.

ZİLE ELBAŞOĞLU CAMİİ

              Zile de Taş Köprü Camisi olarak ta anılan cami 1801 yılında İlbaşoğlu Ahmet Efendi tarafından yaptırılmıştır. Cami kesme taştan yapılmış olup caminin iç kısımlarında geleneksel Zile mimarisini ve sanat tarihini yansıtan Ahşap sütunlar ve kök boyadan yapılmış desen ve hat örnekleri bulunmaktadır. Döneminin en güzel sanatsal örneklerinden biridir.

ZİLE BEYAZIT BESTAMİ CAMİİ

             Ali Kadı Mahallesi’nde bulunan Beyazıt Bestami Camii’nin 1206 ve 1305 tarihli iki ayrı yazıtı bulunmaktadır. Camii, Beyazıt Bestami soyundan gelenler tarafından yaptırılmıştır. Nitekim caminin içerisinde bulunan türbede Beyazıt Bestami’nin torunları gömülüdür. Cami dikdörtgen planlıdır. İbadet mekânı oldukça yüksek bir tavanla örtülmüştür. Yanındaki minare taş kaide üzerine tek şerefeli, kısa boylu ve yuvarlak gövdelidir. XIX. yüzyılda yapılmış ahşap minarelerin özelliklerini taşımaktadır.