6000 yıllık tarihi boyunca üzerinde barındırdığı medeniyetlerin izlerini taşıyan Tokat; çok çeşitli ve zengin bir kültürel yapı ile yoğrulmuştur. Hititlerden günümüze kadar üzerinde yaşamış tüm medeniyetlerin izlerini ilimizde bulmak mümkündür. Maşat höyükte ki Hitit şehri, Roma, Bizans döneminden kalma Sebaptapolis yerleşim bölgesi, Tokat Kalesi, Taşhan, Beysokağı, Hıdırlık köprüsü, Alipaşa hamamı ve Ali paşa Camii gibi daha birçoklarını sayabileceğimiz tarihi ve kültürel zenginliklerimiz ilimizi daha da güzelleştirmektedir. Yüzyıllardır bozulmadan günümüze ulaşan gelenek ve göreneklerimiz, yemek kültürümüz, giyim kültürümüz, folklorik değerlerimiz, bakırcılık, yazmacılık, halı kilim ve kumaş dokumacılığı günümüzde de aynı disiplin ve aynı hevesle yapıla gelmektedir. Reşadiye’de bulunan Selemen Yayla Pazarında hala değiş tokuş usulü alışveriş yapılmaktadır.
Halkımızın sevincini, hüznünü, sıkıntılarını, mutluluğunu motif motif işleyen folklorik değerlerimiz, Omuz halayı, Geyik oyunu, Ellik halayı, Çekirge oyunu, Tokat ağırlaması, Maşat Halayı ve Semah oyunu gibi daha onlarcası bulunan oyunlarımızın her birinin arkasında bir sosyal olgu yatmaktadır. Orta Asya Türk giyim kültürünün hiçbir değişikliğe uğramadan günümüze kadar gelmesi ve bu kültürün bazı köylerimizde hala devam etmesi Tokat’a bir ayrıcalık katmaktadır. Bindallı, Şalvar, Çarşaf, Yazma, Çorap Tokat kadın kıyafetlerinin en önemlileridir. Kadife atlas üzerine gümüş telle işlenmiş belden yukarısı dar alt kısmı geniş Bindallı denilen boy elbisesine özellikle kırsal kesimlerde sık sık rastlamak mümkündür. Bele takılan gümüş kemer bu kıyafetin bir aksesuarıdır.
Tokat’ın mahalli erkek kıyafetlerinde en çok dikkat çeken cepkendir. Önceleri gündüz kıyafeti olarak, sonraları düğünlerde ve özel günlerde giyilen cepken yelek boyunda önü düğmesiz etrafı sarma ve ortası kasnak işi ipek ile süslü altına gömlek giyilen bir kıyafettir. Ayrıca yakasız gömlek, pantolon ve bele sarılan kuşak, Tokat’lı erkeklerin mahalli giyim şeklidir.
İlimizin yemek kültürü de oldukça zengin ve iştah açıcıdır. Tokat Kebabı, etli dolma, bakla dolması, keşkek, gendüme çorbası, bacaklı çorba, cevizli çörek, bezli sucuk, bat gibi yemeklerin yanında Tokat şarabı da soframıza ayrı bir renk katmaktadır. Özellikle dünyada sadece Tokat’ta üretilen Mahlep şarabının içimi ayrı bir zevktir.
Tokat türküleri tüm ülkemizde zevkle dinlenen türkülerimizdir. Bu türkülerimizde aşkı, hüznü, kederi, neşeyi, felaketi, hoşgörüyü kısacası halkın tüm yaşam şeklini bulmamız mümkündür. “Sabahın seherinde ötüyor bülbül, Hey onbeşli onbeşli, burçak tarlası, Tokat yaylası “ gibi türkülerimiz ülkemiz folkloründe önemli bir yer tutmaktadır.
Günümüzde yeni bir teknoloji ve şehir kültürünün hızla gelişmiş olduğu çağımızda, ilimizde hala orta Asya kültürünün gelenek ve göreneklerinin bozulmadan devam ediyor olması önemli bir olgudur. Düğün geleneği, oda oyunları, maniler, orta oyunları, batıl inançlar, sosyal ve toplumsal dirliğin ayakta kalmasını sağlayan ahlaki ve insani adetler hala sosyal hayatımıza yön vermektedir.
Örnekler:
VARVARA EFSANESİ
Eski zamanlarda Turhal bir Rum beyi varmış. Bu Rum beyinin de varvara isminde bir kızı varmış. Bir gün kızını yanına çağırmış " Benim iş için bir yolculuğa çıkmam lazım ama burada yapmayı düşündüğüm kilisenin de yapımına başlansın istiyorum. Bu işle sen ilgilen sana bunun için altında bırakıyorum. Ustaları çağır ve kilisenin yapımına başlansın" demiş.
Kız babasının söyledikleri dinlemiş ve kabul etmiş. Rum beyi yolculuğuna çıkmış. Kız ustaları çağırmış ve kilisenin yapımına başlanmış. Bu arada da Rum beyinin kızı Varvara bir Türk gencine aşık olmuş ve onun için dinini değiştirmiş. Bu nedenle başlamış olan kilise yapımını durdurarak cami yapılması emretmiş.
Babası yolculuktan dönmüş ve kilise yerine cami yapıldığını gördüğünde çok kızmış. Kızına o kadar çok kızmıştır ki öldürmek için dövmeye başlamıştır. Bu arada Türk genci sevdiğini babasının elinden kurtarmış ve kaçmaya başlamışlardır. Çok geçmeden beyin adamları bu iki genci yakalamış. Kavga sırasında adamlar gençleri öldürmüş. Gençlerin kanlarının damladığı yerden su fışkırmıştır.
O zamandan beri bu tepe "Varvara tepesi" olarak bilinmektedir ve buradan hala su çıkmaktadır. Turhal'ın içme suyuda buradan temin deilmektedir.
TURHAL ADI ÜZERİNE EFSANE
Savaşın olduğu dönemde Turhal şehrini düşman kuşatmıştır. Savaş başlamış ve günlerce sürmüştür. Savaş devam ederken Savaşın yoğun olduğu bir gün bir er düşman ordusunun içine girmiş ve akşama kadar kılıç sallamış.
Kılıç ile savaşmaya devam ederken güneşin battığı an geriden gelen bir kılıç darbesi başını gövdesinden ayırmış. Kesikbaşı yuvarlana yuvarlana şehrin dışındaki köprüye kadar gitmiş. O sırada nerden geldiği bilinmeyen bir ses kesikbaşa “dur… kal “ emrini vermiş. Kesikbaş orada kalmıştır. bunun üzerine savaştan sonra oraya bir türbe bir de mescit yaptırılmıştır. Şehire de bu olay üzerine “Durhal” ismi verilmiştir. Zamanla söylem değişikliğine uğramış ve Turhal olmuştur.
HALK OYUNU-ELLİK OYUNU
Oyun, yöremizde kadınlar ve erkekler tarafından oynanan bir oyun olup, çiftçilikle uğraşan yöre insanının, tarlasını biçerken, duygularını dile getirmektedir. Oyun, ağırlama ve yelleme olmak üzere iki bölümlüdür.
Elliğim elli orak
Ağam tarlamız ırak
Ağam tarlaya gelince
Önüne deste koyak
Tarlalarda pıtırak
Gelin kızlar oturak
Ne oturak oturak
Şu tarlayı kurtulak
Erik dalda top gibi
Toplayanı yok gibi
Bana mendil sallıyor
Sanki yari yok gibi
Eriği daldan düflür
Dibinde kahve piflir
Her kahveler piflince
Beni aklına düflür
ELLİK OYUNU 2
Ah ah ellik baba gidelim
Yolda bayram edelim
Ah ah sen yağmur ol ben bulut
Esen yağa gidelim
Ah ah ellikten gel ellikten
Su gelir mezarlıktan
Yarime nazar değmiş
Tüssülen üzerlikten
Ah ah ellik babam gidelim
Yolda bayram edelim
Ah ah Tokat’ın mezarlığı
Top biter güzelliği
Ah ah karşıda bir çift tosun
Yularları bir olsun
Ah ah yazı yazarım yazı
Kuşların kanadına
Ah ah yar beni seni alırım
Düşmanın inadına
Ah ah su gelir kütüğünden
İçilmez köpüğünden
Ah ah ellikten yar ellikten
Bir yar sevdim döllükten
Ah ah döllükten yar sevenin
Arkası kalkmaz höllükten